Köy 3
* Son günlerimi bu bölgede yaşayan insanları ve onların inanç sistemlerini etiketlemeye çalışarak geçirdim. Ve bunu yapmaya çalışırken de nasıl bir duygu yoğunluğu, bir duygu kargaşası yaşadım anlatamam. Resmen deli saçması önermelerle kendimi yorgun düşürdüm. (Bi ara ateşlendim hatta gerginlikten omuzum tutuldu falan.) Ama az buçuk da olsa bir fikir edindim.
Åžimdi, gözlemlerime göre köyümüzde -çevre köyler de dahil- hala antik bir inanç sistemin etkileri görülüyor. Evrenin yaratılışına iliÅŸkin anlayış, inanç ve anlatı-kozmogonisi mevcut deÄŸil ama inançlarının bir yerinde iyiliÄŸin ve kötülüğünün savaşı yatıyor. Ve sonra doÄŸa. DoÄŸa baÅŸlı başına bir problem. Tapıyorlar, koruyorlar, korkuyorlar…
Yeryüzünün insan kalıntılarıyla bozulmaması gerektiğine inanıyorlar. Zerdüşt gibiler. Ama Zerdüşt değiller.
Doğanın kutsallığını kutlayıp, herşeyde var olan ilahiliğe bardak kaldırıyorlar. Hem görülen hem de görülmeyen güce saygı duymuşlar. Tabiata, ormanlara içten bir sevgi var. Ayrıca doğanın gelgitlerine uyarak da içsel benliklerini keşfetmişler. Yani Pagan gibiler. Ama Pagan değiller.
Sonra bu bölgenin garip hikayeleri var. Güçlü, tehlikeli bir doğası, doğaya meydan okumaya çalışan insanı, bu ikili arasında görülmeyen güçleri, dengesi, büyüsü, transı vs vs var. Ama anlayacağınız Şaman da değiller.
Şimdilik kendi başlarına doğada mutlular, doğaya şükranlarını sunup, bu ekosistemin bir zinciri olmuşlar. Hiçbir dini etikete de gerek duymamışlar.
(Not: Dehşet verici doğa hikayeleri dinledim. Aklım çıktı yerinden. Bunlarla büyüyen bir nesil bknz. anneannem, hiç korkusuz, cesur, seyit..)
*********
Hergün kahvaltıdan sonra bir grup halinde dereye iniyoruz. Uzun kavak aÄŸaçlarının gölgesinde, türlü böcek ve kuÅŸ sesleriyle çocukları doÄŸayla bütünleÅŸtirmeye çalışıyoruz. Bazen tozlu, bazen kir dolu ufacık tırnaklarını görünce Dylan’ın mutlu oluyoruz. Uzun bir deÄŸnekle yalancıktan balık tutuyor, kurbaÄŸaları inceleyip, karınca yuvalarını sayıyoruz. Onlara zehirli mantarları, dikenli otları öğretip, hangi aÄŸaçların kör badem verdiÄŸini anlatıyorum. TaÅŸ atma yarışması düzenleyip, son olarak da dutlukların orda dinleniyoruz. Ve tüm bunları hergün aynı sırayla yapıyoruz.
Ps: Yazılarım biraz özensiz. Vaktim yok. Çok az internetimiz var. Bunları yazarken bile bitebilir. O derece.