Hey, ben geldim bebek
O kadar ani oldu ki. Gözümü bi açtım Türkiyedeyim. Valizi bi gecede toplayıp yola çıktık. Geldik Kocaali sahil kasabasına. Mis gibi deniz ve onun mis gibi kokusu. Offf tam yazlık moddayız. İlk iki gün kahvaltıdan sonra Dylan ÇaÄŸlar’ı öğle uykusuna uyutup babaannesine emanet ediyor, kızlarla denizin tadını çıkarıyorduk. Ta ki bu üçüncü güne kadar. Karadeniz bu ya, dalgalandı tabi ki.
Sahildeki cafelerin birinde de hem çay hem internet var. Manzarası da güzel. Serpil annem bizden önce gidermiÅŸ hep. Melisle yarın tekrar bir uÄŸrayıp tavla oynayacağız. Kız tam kahvehane kafasında. Seviyorumâ¤â¤â¤
Kocaali sahilinde akşamları bi ayrı güzel. Yani hava şahane. Çatı katındaki odayı bize verdiler. Bir de terasım var. Denizi çok net görüyor, dalga seslerini duyuyorum. Tahminimce benim için sallanan sandalyeyi geçici bir süreliğine terasa koymuşlar. E ben de tadını çıkarıyorum. Kahvemi alıp terasa çıkıyorum. Ruhumu dalgaların melodisine teslim ediyorum her akşam 15 dakika. Nasıl bir transtır anlatamam.
Ve terliyorum bazı akÅŸamlar. Nasıl özlemiÅŸim terlemeyi. Hafif kavruk tenimin kokusunu…
Seni hep güzel hatırlayacağım Kocaaliâ¤â¤